Baharlar değil mi kimyamızı bozan, ya yazın enerjisini alan, ya da kışın acısını çıkaran… Hep baharlar değil mi bizi şekilden şekle sokan!
Ya ilkin de ya son baharında vardır hatıralarımız, ya ilkin de aşık olmuşuzdur, ya da sonunkinde.
Ne yaz aşkı, ne de kış aşkı kalıcıdır, tek kalan kıştan sonra gelen veya yazdan sonraki aşklar değil midir?
Havanın, suyun, toprağın en güzel zamanları değil mi? Yeşilin en güzelinin, sarının en nadidesinin olduğu mevsim değil mi bahar!
Bahar güzel be! Tıpkı dökülen yaprakların içinde fotoğraf çekinmek isteyenlerin uğraşları gibi değil mi baharın tadı…
Hep yeniden, yeniden aşık olunmaz mı ilkbaharda, ya hep hatırlanmaz mı ayrılıklar sonbaharda. Dillere pelesenk olmuş “Kasım’da aşk başkadır” sözündeki kasım, baharın ayı değil mi?
Senin hiç baharın olmadı mı, sen hiç baharda aşık olmadın mı, ya sen hiç baharda ayrılmadın mı? Artık sevmeyeceğim dediğin baharın olmadı mı yani? Yok mu senin de bir baharda hatıran, ne yazı ne kışı severim ben, varsa yoksa bahar demedin mi?
Bahardan vazgeçmene izin vermeyen bir sevdiceğin olmadı mı? Nisan’ın yağmurunda beraber ıslanmadınız mı mesela veya Kasım’ın soğuğunda montunu sana vermedi mi üşümeyesin diye.
Acıların vardır bahara özgü, havanın tadına göre bir gözüken bir kaybolan. Neşelerin vardır, ilkbaharın dengesizliğinde ortaya çıkan. Kendi dünyan vardır, yeşile ve maviye göre şekillenen, ilk baharı hissettiren. Gözlerinde matlığı gideren ilkbaharın vardır, belki de dört gözle sohbaharın matlığını özleyen gözlerin vardır.
Mutlaka bir baharın vardır, dağların tepesinde ki rüzgarı hissetmek istediğin veya ırmakların şırıltısını dinlemek istediğin. Belki de bir gitarın vardır baharları daha güzel çalan, ilkbaharda canlı sesi olan, sonbaharda hüzün akıtan. Belki de bir yan flütün vardır, ilkbaharda derin derin üflediğin, sonbaharda sesinin kesildiği!
Hani vardır ya insanların ilham melekleri baharlarda gelen. Şairlerin şiirleri vardır, baharları yazılan, o zaman okunduğunda anlamlandırılan. Bilirsin işte, senin de olmuştur.
YOKSA SEN HİÇ Mİ BAHAR GÖRMEDİN!
Yazık…